Bazen çevremizdeki insanlar bazen siyasiler bazen de başkaları çeşitli yargılar, iddialar veya argüman benzeri şeyler içeren çeşitli söylemlerde bulunurlar. Bunların hepsine bu yazıda iddia diyeceğiz. Bunlarla sohbet esnasında, sosyal medyada veya başka yerlerde karşılaşırız. Kimi zaman bunları doğru kabul eder, kimi zaman yanlış olarak nitelendiririz, kimi zamansa şüphe ile yaklaşırız. Bunların doğru mu yanlış mı olduğunu nasıl ayırt edebiliriz?
Öncelikle ihtiyacımız olan şey akıldır. Herhangi bir durumda aklımızı kullanmadan bir iddiayı doğru kabul edersek ve o iddia yanlış ise bu iddia hayatımıza sirayet eder. Bunun sonucunda da kimi zaman büyük kimi zamansa küçük hatalar yapar ve bu hataların bedelini farklı şekillerde ödeyebiliriz. Hata yapmak ve bedel ödemek istemiyorsak aklımızı kullanarak bu iddiaların doğru mu yanlış mı olduğunu düşünmeliyiz.
“Aklımızı nasıl doğru kullanabiliriz?” sorusunun cevabı burada açıklayamayacağımız kadar uzundur. Bu yazıda aklımızı doğru kullanmakla ilgili olarak sadece temel birkaç noktaya değineceğiz. Aklımızı doğru kullanabilmenin temelinde doğru-yanlış ayrımını sağlıklı yapabilmek ve düzgün bir neden-sonuç ilişkisi kurabilmek yatar.
Aklımızla iddiaları değerlendirmediğimiz zamanlarda iddiayı kimin ortaya koyduğuna göre karar veririz. Eğer iddiayı dile getiren sevmediğimiz, desteklemediğimiz, yalan söylediğini düşündüğümüz, bilgisiz olduğunu düşündüğümüz, yanlış şeyler yaptığını düşündüğümüz veya başka bir sebeple güvenmediğimiz biriyse iddiayı yanlış olarak nitelendirebiliriz. Tam tersine eğer iddiayı dile getiren sevdiğimiz, desteklediğimiz, doğru söylediğini düşündüğümüz, iyi şeyler yaptığını düşündüğümüz veya başka bir sebeple kendimize yakın olarak nitelendirdiğimiz biriyse iddiayı doğru olarak nitelendirebiliriz. Bu iki durum da bizi hata yapmaya sürükleyebilir. Eğer hata yapmak istemiyorsak iddiayı kim dile getirirse getirsin iddiayı kabul veya reddetmeden önce iddianın doğru mu yanlış mı olduğunu sağlıklı şekilde düşünmemiz gerekir.
İddianın doğru mu yanlış mı olduğunu anlamak için ilk başvurmamız gereken şey maddi delildir. Maddi deliller farklı şekillerde olabilir. Eğer maddi deliller kesin olan şeylerse bunlar kullanılarak iddianın doğru mu yanlış mı olduğunu kesin olarak gösterebilir.
Kesin olan maddi deliller dışında en çok karşımıza çıkan delil türü belgelerdir. Belgeler her zaman güvenilir değildir. Bunun sahtekarlık, çıkar için güvenilir olmayan belge düzenlenmesi gibi sebepleri vardır. Eğer böyle durumlar yoksa belgeler iddiayı destekleyen en önemli kanıtlardır ama iddianın doğru mu yanlış mı olduğunu kesin olarak söylemek için yeterli değildir. Belgeler kimi durumlarda bağımsız kurumlarca farklı şekillerde daha güvenilir hale getirilerek bir iddianın doğru mu yanlış mı olduğunu anlamamız için güvenilir bir dayanak noktası olabilir.
Bir iddianın doğru mu yanlış mı olduğunu anlamak için kullanılabilecek diğer bir şey de farklı tarafların iddia ile ilgili görüşleridir. İddiadan çıkar elde edebilecek veya edecek olanların gerçeği ya da durumu olduğu gibi açıklamayabileceklerini daima aklımızda tutmalıyız ve çıkar elde edebilecek olanların söylemlerine şüpheyle yaklaşmalıyız. Mümkün olduğu kadarıyla çıkar elde etmeyecek veya varsa çıkar için hakikatten taviz vermeyecek olanların açıklamalarına göre tavır belirlemek daha doğru olacaktır.
Bunların yanı sıra hayatın gerçeklerini de göz önüne almamız gerekir. Örnek olarak herkesin yok dediği ve ortada hiçbir belgenin olmadığı bir durumda ortada olan şeye yokmuş gibi davranamayız. Başka bir deyişle ortadaki bir gerçeği birileri ne derse desin görmemezlik etmemeliyiz ve gerçekliği esas alarak iddiaları değerlendirmeliyiz.
Hayatımızda karar verirken durumlar bazen daha karmaşık olabilir. Yapmamız gereken iddiayı mümkün olduğunca nesnel şekilde yani kendi istek, yakınlık, beklenti ve benzeri şeyleri olaya katmadan yukarıda bahsettiğimiz şeyleri dikkate alarak hayatın gerçekleri ışığında değerlendirerek iddianın doğru mu yanlış mı olduğuna karar vermek ve hayatımızla ilgili kararları bu karara göre belirlemektir. Bazı durumlarda karar vermemiz için yeterli verimiz olmayabilir. Böyle durumlarda karar vermeyip daha fazla veri toplamaya çalışmak, veri toplayamıyorsak ta zamana bırakmak hata yapmamızı engelleyebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder