Birgün'ün ve başka bazı haber organlarının haberine göre Sivas'ın bir ilçesinde bulunan bir ortaokulda bir hizmetli kız öğrencileri elle taciz etmiş. Birçok kız çocuğunun elle tacizi yıllarca sürmüş. Öğretmenler dilekçe yazarak Milli Eğitim'e durumu bildirmişler. İlk yargılamada tacizci 26 yıl ceza almış, daha sonra taciz sarkıntılık boyutunda kaldığı gerekçe gösterilerek hizmetli beraat ettirilmiş. Olayı ortaya çıkaran öğretmenlerden biri hizmetlinin yakınları tarafından saldırıya uğradığında kendisini sopayla savunduğunda karşı tarafı yaraladığı için hapis cezasına mahkum edilmiş.
Bu olayda düşünülmesi gereken birçok nokta var. En öncelikli düşünülmesi gereken konulardan biri asıl olayda mağdur olan kız çocuklarıdır. Hepimizin ailesi var, ve ailemizde kız çocukları var, yoksa bile zamanında zamanında kız çocuğu olmuş olanlar var. Ailemizdeki bu insanların veya sevdiklerimizin okula gittiklerinde biri tarafından elle taciz edilmesini hangimiz olağan karşılayabiliriz? Karşı çıkmayanımız var mıdır? Makul olan herhangi bir insanın karşı çıkmaması söz konusu değildir. Yani bu herhangi bir şekilde istenmeyen bir olaydır.
Şimdi de bu kız çocuklarının yasal durumunu düşünelim. Bu çocukların devletin zorunlu tuttuğu bir eğitime devam ederken, devletin bir kurumu olan ortaokul tarafından istihdam edilen bir görevli tarafından taciz edilmesi ve bu tacizde bulunan kişinin herhangi bir ceza almaması bir anlamda bu kızların tacize maruz kalmasının devletin işleyişi gereği olağan olduğu anlamı ortaya çıkar ki eğer devlet böyleyse insanların faydası için bir kurum olmaktan ziyade insanların zarar görmesi için olan bir kurum olduğu sonucu ortaya çıkar. Böyle bir durumda da zararlı bir oluşum olduğu için insanların devlet organizmasına karşı tavır alması olması gereken bir tutum haline gelir. Görüldüğü üzere tacizcinin ceza almaması devletin yapısına terstir.
Çocukların yaşadığı durumun psikolojik boyutunun da irdelenmesi gerekir. Burada asıl sözü söylemesi ve değerlendirmeyi yapması gereken psikologlardır ama kısaca çocuk yaşta kendilerine hizmet ile görevli birinden taciz görmelerinin çocukların ruh sağlığını iyi etkilemeyeceğini anlamamak için insan psikolojisine dair hiç bir şey bilmemek gerektiği rahatlıkla söylenebilir.
Olayın diğer bir boyutu da bu olayın ortaya çıkmasına katkı sağlayan öğretmenin yaşadıklarıdır. Öğretmen yıllar sonra tacizcinin yakınları tarafından saldırıya uğradığında kendisini savunmak için sopayla karşılık verdiğinde karşı tarafı yaralaması sonucunda hapis cezası ile cezalandırılmasıdır. Büyük resme bakıldığında öğretmen yanlışı engellemek için girişimde bulunuyor, yanlışı yapan serbest kalıyor ve yanlışı yapan saldırıp sonunda yanlışı engellemeye çalışanın hapse mahkum kalmasıyla olay sonuçlanıyor. Böyle yargılama da olmaz böyle düzen de olmaz. Olursa sürekli yanlışlar artar ve doğrular eksilir, bunun sonucunda da insanlar zarar görür. Bu karar devletimizi ve bu devlette yaşayan vatandaşlarımızı yaralayan bir karardır.
Son olarak da yargılamayı yapan yargı mensuplarının düşünmeleri gereken şeylerden bahsetmek zorunluluğu vardır. Yargı masum kız çocuklarını koruyamıyorsa yani mazlumdan yana olmuyorsa adalet dağıtabilir mi? Yanlışı engelleyenden taraf değilse adelate hizmet ediyor mudur? Masum kız çocuklarının zarar görmesine göz yuman, bunun için de alınan maaşı gerekçe gören bir yargı yerinde midir? Ülkemizde namusu çalışabilecek işsiz insanlar tükendi mi? Birileri öyle veya böyle bir makama geldi diye yanlış yaptığını göre göre yanlışa müsade etmek mi gerekir? Yargı mensupları vicdanları ile baş başa bırakıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder